Çoğunlukla İstanbul'un, azınlıkla başka şehirlerin mahalle aralarına hapsolmuş, keşfedilmemiş lezzetleri...
2 Haziran 2011 Perşembe
ismi güveç kendi pide
Adı güveç kendi pide
Bu hafta size Gaziosmanpaşa'daki bir güveççiden söz edeceğim ama bu, tahmin ettiğiniz gibi bir güveç değil. Bu güveç, aslında bir çeşit pide. 'Güveç pide'yi 1940'lı yıllarda, Eminönü Küçükpazar'da, Aziz Pehlivan namlı bir bey icat etmiş. Bugün bu işi sürdüren Karadeniz ailesinin reisi ise 50'lerde Eminönü'nde kabzımallık yaparken bu pideyi keşfetmiş ve çok beğenildiğini görünce ilk olarak Eyüp Sultan'da bir yer açmış. Daha sonra dükkan oğulları tarafından Karadeniz Güveç ve Pide Salonu olarak Gaziosmanpaşa'ya taşınmış. Şu an Bakırköy ve Bahçelievler'de de birer şubeleri var.
Güveçin tarihçesinden bahsettikten sonra hemen akla gelen ilk sorunun yanıtını verelim. Adı neden güveç? Bildiğimiz güveç yemeği yuvarlak toprak kaselerde yapılır ya, bu pide de ilk zamanlar yuvarlak şekilli yapıldığı için adı güveç olmuş. Ayrıca pidede kullanılan envaiçeşit baharatın, güveç yemeğinde kullanılan sebze ve baharat çeşitliliğini andırması da bir sebepmiş. Ancak bu baharatlar onların en önemli sırrı, ustası dışında kimse bilmiyor.
Biz gittiğimizde hafta içi bir gündü ve akşamüzeriydi ama Karadeniz Güveç ve Pide Salonu'nun önünde bir süre kuyrukta bekledik, oturacak yer bulabilmek için. Belli ki sabahtan akşama günün her saati rağbet gören bir yerdi burası. Hemen güveç ve ayran sipariş ettik. Adam başı en az iki-üç güveç yiyebilirsiniz. Mayalı hamurdan yapılan, içinde ise dana kıyma, domates, soğan, kekik, karabiber, kimyon ve gizli (!) başka baharatlar kullanılan bir pide bu. Diğer pideden farkı, soğanının ve kıymasının kavrulmadan, çiğden konması. Son derece lezzetli bir pide. Ama benim için, güveçin yanında gelen Tuna markalı şişe ayran da güzel bir sürpriz oldu. Tamamen doğal yoğurttan yapılan, hafif mayhoş ve çok lezzetli bir ayrandı. Piyasadaki yapay lezzetli ayranlardan sonra çok iyi geldi doğrusu.
Yolunuz Gaziosmanpaşa'ya düşerse uğrayın ve sıcak sıcak güveçleri yanında ayranla deneyin. Biz toplam üç güveç ve iki ayran için 4.5 TL hesap ödedik ve inanamadık. Bundan ucuzu can sağlığı!
Tel: (0212) 578 36 37
Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!
Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."
1 Mayıs 2011 Pazar
Pita Kuzguncuk: Kars'tan gravyer Edremit'ten zeytinyağı
Kuzguncuk'ta geçen yıl üç kadın arkadaşın açtığı Pita, hem şarküteri hem kafe olarak hizmet veriyor. Mekana adını veren pita etmekleri ise peynirli, kavurmalı, pastırmalı, sucuklu gibi çeşitlerde hazırlanıyor
Genellikle pide şeklinde ekmeklere denilen Pita, adını Kuzguncuk'ta küçük, şirin bir mekana da vermiş.
Burası hem kafe hem de şarküteri olarak hizmet veriyor.
Kars, Altınoluk, Kemalpaşa ve Bolu'dan peynir; Gemlik ve Edremit'ten zeytin geliyor Pita Kuzguncuk'a.
Bunları ister orada kahvaltıda yiyebiliyor, isterseniz de satın alıp eve götürebiliyorsunuz.
Giderseniz, Kars gravyeri ve İzmir tulumunu mutlaka deneyin.
Ayrıca Datça ve Düzce'den kekik, çam, keçiboynuzu, kestane balları var. Kekik ve kestane balının, üst solunum yollarına iyi geldiği söyleniyor, aklınızda olsun.
Onun dışında Rize'den kavurma ve tereyağı, Sinop'tan kulak mantısı, Edremit'ten zeytinyağı bulunuyor.
Zeytinyağı, 0.8 asitli naturel sızma ve zeytinler toplandıktan sonra en geç dört saat içinde sıkılarak yapılıyormuş.
Gerçekten lezzetli bir yağ, özellikle kahvaltıda ekmek batırıp yemek için...
Kuzguncuk'ta geçen yıl, postanenin karşısında açılan Pita, aynı mahallede yaşayan üç kadın arkadaşın eseri.
Onlar aynı zamanda meslekleri olan kadınlar. Ebru Şimşek mimar, Aylin Örnek şehir ve bölge planlamacı, Gülten Başöz ise beden eğitimi öğretmeni.
Bu mekana Pita adını, ekmek üstüne çeşitli tatlar hazırladıkları için koymuşlar.
Yani aslında kullandıkları ekmek bildiğimiz ekmek, fakat formunu kendi istedikleri şekilde, Kuzguncuk'taki bir fırına özel olarak yaptırıyorlar.
Pita ekmekleri beyaz peynirli, kaşarlı, kavurmalı, pastırmalı, sucuklu gibi seçeneklerde hazırlıyorlar.
Fiyatları 5-7 TL arasında değişiyor.
Kahvaltı tabağında Ezine ve İzmir tulumu, tereyağı, ev reçelleri, zeytin, söğüş domates ve salatalık oluyor.
Nar ekşisiyle hazırlanan zeytin salatası da mekana özgü tatlardan. Sahanda yumurta, menemen gibi çeşitleri gün boyu sipariş edebiliyorsunuz.
Ispanaklı, peynirli, kıymalı seçenekleri olan kol böreği de lezzetli. Porsiyonu da 3 TL.
Kek ve kurabiyeler de Pita Kuzguncuk'ta iddialı. Islak kek, tiramisu ve cheesecake de yapıyorlar.
Zeytinyağlı yemekler ise gerçek zeytinyağıyla yapılıyor.
Böyle söylemek biraz garip tabii ama zeytinyağlı diye başka yağlarla yapılan yemeklerin bulunduğu öyle çok mekan var ki o ayrımı yapmak gerekiyor.
Pita Kuzguncuk'ta buna karşılık zeytinyağlı yemeklerin porsiyonu 4 TL.
Mekan sabah 7.30'da açılıyor, akşam 20.00'e kadar servis veriliyor.
Tel: (0216) 532 32 15
Genellikle pide şeklinde ekmeklere denilen Pita, adını Kuzguncuk'ta küçük, şirin bir mekana da vermiş.
Burası hem kafe hem de şarküteri olarak hizmet veriyor.
Kars, Altınoluk, Kemalpaşa ve Bolu'dan peynir; Gemlik ve Edremit'ten zeytin geliyor Pita Kuzguncuk'a.
Bunları ister orada kahvaltıda yiyebiliyor, isterseniz de satın alıp eve götürebiliyorsunuz.
Giderseniz, Kars gravyeri ve İzmir tulumunu mutlaka deneyin.
Ayrıca Datça ve Düzce'den kekik, çam, keçiboynuzu, kestane balları var. Kekik ve kestane balının, üst solunum yollarına iyi geldiği söyleniyor, aklınızda olsun.
Onun dışında Rize'den kavurma ve tereyağı, Sinop'tan kulak mantısı, Edremit'ten zeytinyağı bulunuyor.
Zeytinyağı, 0.8 asitli naturel sızma ve zeytinler toplandıktan sonra en geç dört saat içinde sıkılarak yapılıyormuş.
Gerçekten lezzetli bir yağ, özellikle kahvaltıda ekmek batırıp yemek için...
Kuzguncuk'ta geçen yıl, postanenin karşısında açılan Pita, aynı mahallede yaşayan üç kadın arkadaşın eseri.
Onlar aynı zamanda meslekleri olan kadınlar. Ebru Şimşek mimar, Aylin Örnek şehir ve bölge planlamacı, Gülten Başöz ise beden eğitimi öğretmeni.
Bu mekana Pita adını, ekmek üstüne çeşitli tatlar hazırladıkları için koymuşlar.
Yani aslında kullandıkları ekmek bildiğimiz ekmek, fakat formunu kendi istedikleri şekilde, Kuzguncuk'taki bir fırına özel olarak yaptırıyorlar.
Pita ekmekleri beyaz peynirli, kaşarlı, kavurmalı, pastırmalı, sucuklu gibi seçeneklerde hazırlıyorlar.
Fiyatları 5-7 TL arasında değişiyor.
Kahvaltı tabağında Ezine ve İzmir tulumu, tereyağı, ev reçelleri, zeytin, söğüş domates ve salatalık oluyor.
Nar ekşisiyle hazırlanan zeytin salatası da mekana özgü tatlardan. Sahanda yumurta, menemen gibi çeşitleri gün boyu sipariş edebiliyorsunuz.
Ispanaklı, peynirli, kıymalı seçenekleri olan kol böreği de lezzetli. Porsiyonu da 3 TL.
Kek ve kurabiyeler de Pita Kuzguncuk'ta iddialı. Islak kek, tiramisu ve cheesecake de yapıyorlar.
Zeytinyağlı yemekler ise gerçek zeytinyağıyla yapılıyor.
Böyle söylemek biraz garip tabii ama zeytinyağlı diye başka yağlarla yapılan yemeklerin bulunduğu öyle çok mekan var ki o ayrımı yapmak gerekiyor.
Pita Kuzguncuk'ta buna karşılık zeytinyağlı yemeklerin porsiyonu 4 TL.
Mekan sabah 7.30'da açılıyor, akşam 20.00'e kadar servis veriliyor.
Tel: (0216) 532 32 15
25 Nisan 2011 Pazartesi
Pita Mantı: Mantının tarifi büyük anneanneden kalma
Kadıköy Moda'da, sokak arasında küçük bir mantıcı Pita. Aynı zamanda ev yemekleri ve ızgara çeşitleri de yapıyorlar. Başta mantısı olmak üzere tüm yemekleri evde kendinize hazırladığınız kadar özenli ve lezzetli. Mekânın sahibi Emrah Ovacık, eşiyle birlikte yapıyor mantıyı. Tarifi ise anneannesinin annesinden kalma. Sırrını detaylı vermiyor ama hamurun lezzetine özellikle dikkat çekiyor.
TOPTAN ALIŞVERİŞ YAPMIYORLAR
Bol yumurtalı yaptıkları hamuru belli bir süre dinlendirdikten sonra, fazla hırpalamadan açıyorlarmış.
Oklavayla fazla inceltmemeye dikkat edip, kestikten sonra elleriyle çekiştirerek biraz daha açıyorlarmış.
İçine koydukları kıyma ise yağsız, yüzde 100 dana eti. Kıyma yağlı olursa pişerken yağı erir, geriye hamur kalır diye...
Emrah Bey, iyi yemekte malzeme kalitesine dikkat çekerek toptan alışveriş yapmadıklarını, eve alır gibi kasaptan, manavdan malzeme aldıklarını anlatıyor.
Mantının üzerine de hafif bir margarin, biraz domates salçası ve kırmızı biberle sosunu hazırlıyorlar.
Pita'da, ev yemeklerinde her hafta değişen bir mönü sunuyorlar konuklarına. Kerevizli sulu köfte, kabak kalye, cuma günleri etli yaprak sarma, beyaz lahana zamanı zeytinyağlı lahana sarma özel yemeklerinden bazıları.
Etli sarmanın tarifi de Emrah Bey'in anneannesinden kalmaymış. Erzurumlu oldukları için Erzurum'un meşhur yoğurt çorbasından da yapıyorlar.
Çorbada kullandıkları aşotu da Erzurum'dan geliyormuş. Hemen söyleyeyim, bu çorbanın yazın da soğuğu çok güzel oluyor ve serinletiyor.
Pita'nın ızgara çeşitleri arasından da köftelerini özellikle öneririm. Bir de değişik tatlıları var. Adı kabak pastası. Kabak püresi ve üzerine ev yapımı krema ile yapılıyor. Bir çeşit cheesecake'in kabaklısı gibi. Tabii balkabağı zamanı yapıyorlar sadece.
Pita'da yemekler, kalitesine oranla son derece ucuz diyebiliriz. Ev yemekleri 5 TL ile 7 TL arasında değişiyor. Mantının porsiyonu ise 7.5 TL.
Evlere ve işyerlerine servis de yapıyorlar. Tel: (0216) 450 48 92
TOPTAN ALIŞVERİŞ YAPMIYORLAR
Bol yumurtalı yaptıkları hamuru belli bir süre dinlendirdikten sonra, fazla hırpalamadan açıyorlarmış.
Oklavayla fazla inceltmemeye dikkat edip, kestikten sonra elleriyle çekiştirerek biraz daha açıyorlarmış.
İçine koydukları kıyma ise yağsız, yüzde 100 dana eti. Kıyma yağlı olursa pişerken yağı erir, geriye hamur kalır diye...
Emrah Bey, iyi yemekte malzeme kalitesine dikkat çekerek toptan alışveriş yapmadıklarını, eve alır gibi kasaptan, manavdan malzeme aldıklarını anlatıyor.
Mantının üzerine de hafif bir margarin, biraz domates salçası ve kırmızı biberle sosunu hazırlıyorlar.
Pita'da, ev yemeklerinde her hafta değişen bir mönü sunuyorlar konuklarına. Kerevizli sulu köfte, kabak kalye, cuma günleri etli yaprak sarma, beyaz lahana zamanı zeytinyağlı lahana sarma özel yemeklerinden bazıları.
Etli sarmanın tarifi de Emrah Bey'in anneannesinden kalmaymış. Erzurumlu oldukları için Erzurum'un meşhur yoğurt çorbasından da yapıyorlar.
Çorbada kullandıkları aşotu da Erzurum'dan geliyormuş. Hemen söyleyeyim, bu çorbanın yazın da soğuğu çok güzel oluyor ve serinletiyor.
Pita'nın ızgara çeşitleri arasından da köftelerini özellikle öneririm. Bir de değişik tatlıları var. Adı kabak pastası. Kabak püresi ve üzerine ev yapımı krema ile yapılıyor. Bir çeşit cheesecake'in kabaklısı gibi. Tabii balkabağı zamanı yapıyorlar sadece.
Pita'da yemekler, kalitesine oranla son derece ucuz diyebiliriz. Ev yemekleri 5 TL ile 7 TL arasında değişiyor. Mantının porsiyonu ise 7.5 TL.
Evlere ve işyerlerine servis de yapıyorlar. Tel: (0216) 450 48 92
Ceviz Kafe: Kadın eli değmiş şirin bir kafe
Beşiktaş Abbasağa Parkı'nda bir kadının işlettiği küçük ama sempatik bir mekân var... Hafta sonları sabahtan akşama kadar kahvaltı bulunan mekânda, o çevrede çalışanlar da öğlenleri ev yapımı lezzetli yemekler buluyor...
Hani mahallenizde, bir sokak içinde küçücük bir kafe ya da lokanta vardır da, mahalleli evde yemek yoksa "Bugün de bizim yerde takılalım," der.
Akşam eve giderken bir uğrar, ne var ne yok bakarsın oraya. Hatta en güzeli pazar sabah dışarıda kahvaltı etmek istediğinde evden fazla uzaklaşmadan, mahallenin kafesinde lezzetli bir menemen, bir kahvaltı tabağı yaptırırsın...
Ama orası sadece mahallelinin mekânıdır, o semtte popülerdir ve mahallenin sınırları dışında pek bilinmez...
İşte bundan sonra burada o küçük mahalle kafelerini, restoranlarını tanıyacaksınız. Kimbilir belki bir gün yolunuz o mahalleye düşerse aklınıza takılacak, gidip bir şeyler atıştıracaksınız...
İlk durağımız, Beşiktaş'ın sakin yerlerinden Abbasağa Parkı'ndaki Ceviz Cafe. Burası kelimenin tam anlamıyla 'şirin', basit ama lezzetli tatların bulunduğu bir mekân.
Dekorasyonu, tam bir mahalle kafesine uygun olarak sıcak, yemeklerin sunumları ise şık.
Örneğin kahvaltı tabağı istediğinizde, tabağın içindeki leziz yiyeceklerin yanı sıra, ortasına oturtulmuş minicik bardaktaki meyve suyu da sizi mutlu ediyor.
Sahibi Songül Demir, bir buçuk yıl önce bu mekânı görür görmez vurulmuş. Kendisi dört kız kardeş içinden hep en güzel yemekleri yapan olduğundan, bir kafe açma fikri düşmüş aklına.
Oysa geçmişi ilginç, İstanbul Üniversitesi'nde felsefe okumuş mesela. Sonra âşık olup aşkının peşinden İsviçre'ye gitmiş, 18 yıl orada yaşamış. İki kızı olmuş. Orada dil kursuna giderken bir süre restoranlarda çalışmış.
Sonra sosyal kurumlarda pedagogluk yaparak gerçek mesleğine devam etmiş. Ve Songül Hanım'ın hayatını, yaptığı yemeklerle kazanması, çocuklarını da yanına alıp apar topar İstanbul'a dönüşünde olmuş.
Hikâyesini anlattıktan sonra Ceviz Cafe'de neler var ona bakalım. Bir kere hafta sonları sabahtan akşama kadar kahvaltı var. İster kahvaltı tabağı yaptırın, ister menemen.
Gazeteleri alıp yayılmak için birebir.
Ceviz Cafe'ye özel bir çörekleri var. İçinde zeytin, dereotu, ceviz, kepek unu vs. var. Her kahvaltı tabağına bundan bir dilim koyuyorlar.
Onun dışında kahvaltı tabağına salçalı, cevizli, kimyonlu ezme de koyuyorlar. Zaten mekânın adına uygun olarak pek çok ürününde ceviz kullanılıyor.
Yemek olarak ise devamlı bulunan, Songül Hanım'ın annesinin tarifi olan bir köfteleri var. Az baharatlı, bol maydonozlu...
Farklı zevklere hitap edebilecek çeşitli makarna sosları yapılıyor. Beşamel soslu, kaşarlı tavuk yemeği çok beğeniliyor.
Songül Hanım İsviçre'de öğrendiği İtalyan usulü lazanyasının da çok beğenildiğini söylüyor.
O civarda çalışanlar için de her gün ayrı çeşitlerin olduğu bir öğle mönüsü hazırlanıyor.
Onun dışında her gün ayrı bir kek ve kurabiye yapılıyor.
Hiçbir üründe katı yağ kullanılmıyor.
Songül Demir, "Burada müzik çok önemlidir," diyor. Kendisi de hem üniversite yıllarında, hem de İsviçre'de bazı gruplarla çalışmış, solistlik yapmış. Bu nedenle çok seçici.
Türkçe müzik çok az çalınıyor. Kafeye sırf müzik dinlemeye gidenler bile oluyor.
Bir de, burası bir kadının mekânı olduğu için midir bilemem ama kadınlar tek başlarına gelip rahatça gazetelerini okuyup kahve içebiliyorlar. Beşiktaşlı hanımlara duyurulur...
Tel: (0212) 260 39 65
Hani mahallenizde, bir sokak içinde küçücük bir kafe ya da lokanta vardır da, mahalleli evde yemek yoksa "Bugün de bizim yerde takılalım," der.
Akşam eve giderken bir uğrar, ne var ne yok bakarsın oraya. Hatta en güzeli pazar sabah dışarıda kahvaltı etmek istediğinde evden fazla uzaklaşmadan, mahallenin kafesinde lezzetli bir menemen, bir kahvaltı tabağı yaptırırsın...
Ama orası sadece mahallelinin mekânıdır, o semtte popülerdir ve mahallenin sınırları dışında pek bilinmez...
İşte bundan sonra burada o küçük mahalle kafelerini, restoranlarını tanıyacaksınız. Kimbilir belki bir gün yolunuz o mahalleye düşerse aklınıza takılacak, gidip bir şeyler atıştıracaksınız...
İlk durağımız, Beşiktaş'ın sakin yerlerinden Abbasağa Parkı'ndaki Ceviz Cafe. Burası kelimenin tam anlamıyla 'şirin', basit ama lezzetli tatların bulunduğu bir mekân.
Dekorasyonu, tam bir mahalle kafesine uygun olarak sıcak, yemeklerin sunumları ise şık.
Örneğin kahvaltı tabağı istediğinizde, tabağın içindeki leziz yiyeceklerin yanı sıra, ortasına oturtulmuş minicik bardaktaki meyve suyu da sizi mutlu ediyor.
Sahibi Songül Demir, bir buçuk yıl önce bu mekânı görür görmez vurulmuş. Kendisi dört kız kardeş içinden hep en güzel yemekleri yapan olduğundan, bir kafe açma fikri düşmüş aklına.
Oysa geçmişi ilginç, İstanbul Üniversitesi'nde felsefe okumuş mesela. Sonra âşık olup aşkının peşinden İsviçre'ye gitmiş, 18 yıl orada yaşamış. İki kızı olmuş. Orada dil kursuna giderken bir süre restoranlarda çalışmış.
Sonra sosyal kurumlarda pedagogluk yaparak gerçek mesleğine devam etmiş. Ve Songül Hanım'ın hayatını, yaptığı yemeklerle kazanması, çocuklarını da yanına alıp apar topar İstanbul'a dönüşünde olmuş.
Hikâyesini anlattıktan sonra Ceviz Cafe'de neler var ona bakalım. Bir kere hafta sonları sabahtan akşama kadar kahvaltı var. İster kahvaltı tabağı yaptırın, ister menemen.
Gazeteleri alıp yayılmak için birebir.
Ceviz Cafe'ye özel bir çörekleri var. İçinde zeytin, dereotu, ceviz, kepek unu vs. var. Her kahvaltı tabağına bundan bir dilim koyuyorlar.
Onun dışında kahvaltı tabağına salçalı, cevizli, kimyonlu ezme de koyuyorlar. Zaten mekânın adına uygun olarak pek çok ürününde ceviz kullanılıyor.
Yemek olarak ise devamlı bulunan, Songül Hanım'ın annesinin tarifi olan bir köfteleri var. Az baharatlı, bol maydonozlu...
Farklı zevklere hitap edebilecek çeşitli makarna sosları yapılıyor. Beşamel soslu, kaşarlı tavuk yemeği çok beğeniliyor.
Songül Hanım İsviçre'de öğrendiği İtalyan usulü lazanyasının da çok beğenildiğini söylüyor.
O civarda çalışanlar için de her gün ayrı çeşitlerin olduğu bir öğle mönüsü hazırlanıyor.
Onun dışında her gün ayrı bir kek ve kurabiye yapılıyor.
Hiçbir üründe katı yağ kullanılmıyor.
Songül Demir, "Burada müzik çok önemlidir," diyor. Kendisi de hem üniversite yıllarında, hem de İsviçre'de bazı gruplarla çalışmış, solistlik yapmış. Bu nedenle çok seçici.
Türkçe müzik çok az çalınıyor. Kafeye sırf müzik dinlemeye gidenler bile oluyor.
Bir de, burası bir kadının mekânı olduğu için midir bilemem ama kadınlar tek başlarına gelip rahatça gazetelerini okuyup kahve içebiliyorlar. Beşiktaşlı hanımlara duyurulur...
Tel: (0212) 260 39 65
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)