Kadıköy Moda'da, sokak arasında küçük bir mantıcı Pita. Aynı zamanda ev yemekleri ve ızgara çeşitleri de yapıyorlar. Başta mantısı olmak üzere tüm yemekleri evde kendinize hazırladığınız kadar özenli ve lezzetli. Mekânın sahibi Emrah Ovacık, eşiyle birlikte yapıyor mantıyı. Tarifi ise anneannesinin annesinden kalma. Sırrını detaylı vermiyor ama hamurun lezzetine özellikle dikkat çekiyor.
TOPTAN ALIŞVERİŞ YAPMIYORLAR
Bol yumurtalı yaptıkları hamuru belli bir süre dinlendirdikten sonra, fazla hırpalamadan açıyorlarmış.
Oklavayla fazla inceltmemeye dikkat edip, kestikten sonra elleriyle çekiştirerek biraz daha açıyorlarmış.
İçine koydukları kıyma ise yağsız, yüzde 100 dana eti. Kıyma yağlı olursa pişerken yağı erir, geriye hamur kalır diye...
Emrah Bey, iyi yemekte malzeme kalitesine dikkat çekerek toptan alışveriş yapmadıklarını, eve alır gibi kasaptan, manavdan malzeme aldıklarını anlatıyor.
Mantının üzerine de hafif bir margarin, biraz domates salçası ve kırmızı biberle sosunu hazırlıyorlar.
Pita'da, ev yemeklerinde her hafta değişen bir mönü sunuyorlar konuklarına. Kerevizli sulu köfte, kabak kalye, cuma günleri etli yaprak sarma, beyaz lahana zamanı zeytinyağlı lahana sarma özel yemeklerinden bazıları.
Etli sarmanın tarifi de Emrah Bey'in anneannesinden kalmaymış. Erzurumlu oldukları için Erzurum'un meşhur yoğurt çorbasından da yapıyorlar.
Çorbada kullandıkları aşotu da Erzurum'dan geliyormuş. Hemen söyleyeyim, bu çorbanın yazın da soğuğu çok güzel oluyor ve serinletiyor.
Pita'nın ızgara çeşitleri arasından da köftelerini özellikle öneririm. Bir de değişik tatlıları var. Adı kabak pastası. Kabak püresi ve üzerine ev yapımı krema ile yapılıyor. Bir çeşit cheesecake'in kabaklısı gibi. Tabii balkabağı zamanı yapıyorlar sadece.
Pita'da yemekler, kalitesine oranla son derece ucuz diyebiliriz. Ev yemekleri 5 TL ile 7 TL arasında değişiyor. Mantının porsiyonu ise 7.5 TL.
Evlere ve işyerlerine servis de yapıyorlar. Tel: (0216) 450 48 92
Çoğunlukla İstanbul'un, azınlıkla başka şehirlerin mahalle aralarına hapsolmuş, keşfedilmemiş lezzetleri...
25 Nisan 2011 Pazartesi
Ceviz Kafe: Kadın eli değmiş şirin bir kafe
Beşiktaş Abbasağa Parkı'nda bir kadının işlettiği küçük ama sempatik bir mekân var... Hafta sonları sabahtan akşama kadar kahvaltı bulunan mekânda, o çevrede çalışanlar da öğlenleri ev yapımı lezzetli yemekler buluyor...
Hani mahallenizde, bir sokak içinde küçücük bir kafe ya da lokanta vardır da, mahalleli evde yemek yoksa "Bugün de bizim yerde takılalım," der.
Akşam eve giderken bir uğrar, ne var ne yok bakarsın oraya. Hatta en güzeli pazar sabah dışarıda kahvaltı etmek istediğinde evden fazla uzaklaşmadan, mahallenin kafesinde lezzetli bir menemen, bir kahvaltı tabağı yaptırırsın...
Ama orası sadece mahallelinin mekânıdır, o semtte popülerdir ve mahallenin sınırları dışında pek bilinmez...
İşte bundan sonra burada o küçük mahalle kafelerini, restoranlarını tanıyacaksınız. Kimbilir belki bir gün yolunuz o mahalleye düşerse aklınıza takılacak, gidip bir şeyler atıştıracaksınız...
İlk durağımız, Beşiktaş'ın sakin yerlerinden Abbasağa Parkı'ndaki Ceviz Cafe. Burası kelimenin tam anlamıyla 'şirin', basit ama lezzetli tatların bulunduğu bir mekân.
Dekorasyonu, tam bir mahalle kafesine uygun olarak sıcak, yemeklerin sunumları ise şık.
Örneğin kahvaltı tabağı istediğinizde, tabağın içindeki leziz yiyeceklerin yanı sıra, ortasına oturtulmuş minicik bardaktaki meyve suyu da sizi mutlu ediyor.
Sahibi Songül Demir, bir buçuk yıl önce bu mekânı görür görmez vurulmuş. Kendisi dört kız kardeş içinden hep en güzel yemekleri yapan olduğundan, bir kafe açma fikri düşmüş aklına.
Oysa geçmişi ilginç, İstanbul Üniversitesi'nde felsefe okumuş mesela. Sonra âşık olup aşkının peşinden İsviçre'ye gitmiş, 18 yıl orada yaşamış. İki kızı olmuş. Orada dil kursuna giderken bir süre restoranlarda çalışmış.
Sonra sosyal kurumlarda pedagogluk yaparak gerçek mesleğine devam etmiş. Ve Songül Hanım'ın hayatını, yaptığı yemeklerle kazanması, çocuklarını da yanına alıp apar topar İstanbul'a dönüşünde olmuş.
Hikâyesini anlattıktan sonra Ceviz Cafe'de neler var ona bakalım. Bir kere hafta sonları sabahtan akşama kadar kahvaltı var. İster kahvaltı tabağı yaptırın, ister menemen.
Gazeteleri alıp yayılmak için birebir.
Ceviz Cafe'ye özel bir çörekleri var. İçinde zeytin, dereotu, ceviz, kepek unu vs. var. Her kahvaltı tabağına bundan bir dilim koyuyorlar.
Onun dışında kahvaltı tabağına salçalı, cevizli, kimyonlu ezme de koyuyorlar. Zaten mekânın adına uygun olarak pek çok ürününde ceviz kullanılıyor.
Yemek olarak ise devamlı bulunan, Songül Hanım'ın annesinin tarifi olan bir köfteleri var. Az baharatlı, bol maydonozlu...
Farklı zevklere hitap edebilecek çeşitli makarna sosları yapılıyor. Beşamel soslu, kaşarlı tavuk yemeği çok beğeniliyor.
Songül Hanım İsviçre'de öğrendiği İtalyan usulü lazanyasının da çok beğenildiğini söylüyor.
O civarda çalışanlar için de her gün ayrı çeşitlerin olduğu bir öğle mönüsü hazırlanıyor.
Onun dışında her gün ayrı bir kek ve kurabiye yapılıyor.
Hiçbir üründe katı yağ kullanılmıyor.
Songül Demir, "Burada müzik çok önemlidir," diyor. Kendisi de hem üniversite yıllarında, hem de İsviçre'de bazı gruplarla çalışmış, solistlik yapmış. Bu nedenle çok seçici.
Türkçe müzik çok az çalınıyor. Kafeye sırf müzik dinlemeye gidenler bile oluyor.
Bir de, burası bir kadının mekânı olduğu için midir bilemem ama kadınlar tek başlarına gelip rahatça gazetelerini okuyup kahve içebiliyorlar. Beşiktaşlı hanımlara duyurulur...
Tel: (0212) 260 39 65
Hani mahallenizde, bir sokak içinde küçücük bir kafe ya da lokanta vardır da, mahalleli evde yemek yoksa "Bugün de bizim yerde takılalım," der.
Akşam eve giderken bir uğrar, ne var ne yok bakarsın oraya. Hatta en güzeli pazar sabah dışarıda kahvaltı etmek istediğinde evden fazla uzaklaşmadan, mahallenin kafesinde lezzetli bir menemen, bir kahvaltı tabağı yaptırırsın...
Ama orası sadece mahallelinin mekânıdır, o semtte popülerdir ve mahallenin sınırları dışında pek bilinmez...
İşte bundan sonra burada o küçük mahalle kafelerini, restoranlarını tanıyacaksınız. Kimbilir belki bir gün yolunuz o mahalleye düşerse aklınıza takılacak, gidip bir şeyler atıştıracaksınız...
İlk durağımız, Beşiktaş'ın sakin yerlerinden Abbasağa Parkı'ndaki Ceviz Cafe. Burası kelimenin tam anlamıyla 'şirin', basit ama lezzetli tatların bulunduğu bir mekân.
Dekorasyonu, tam bir mahalle kafesine uygun olarak sıcak, yemeklerin sunumları ise şık.
Örneğin kahvaltı tabağı istediğinizde, tabağın içindeki leziz yiyeceklerin yanı sıra, ortasına oturtulmuş minicik bardaktaki meyve suyu da sizi mutlu ediyor.
Sahibi Songül Demir, bir buçuk yıl önce bu mekânı görür görmez vurulmuş. Kendisi dört kız kardeş içinden hep en güzel yemekleri yapan olduğundan, bir kafe açma fikri düşmüş aklına.
Oysa geçmişi ilginç, İstanbul Üniversitesi'nde felsefe okumuş mesela. Sonra âşık olup aşkının peşinden İsviçre'ye gitmiş, 18 yıl orada yaşamış. İki kızı olmuş. Orada dil kursuna giderken bir süre restoranlarda çalışmış.
Sonra sosyal kurumlarda pedagogluk yaparak gerçek mesleğine devam etmiş. Ve Songül Hanım'ın hayatını, yaptığı yemeklerle kazanması, çocuklarını da yanına alıp apar topar İstanbul'a dönüşünde olmuş.
Hikâyesini anlattıktan sonra Ceviz Cafe'de neler var ona bakalım. Bir kere hafta sonları sabahtan akşama kadar kahvaltı var. İster kahvaltı tabağı yaptırın, ister menemen.
Gazeteleri alıp yayılmak için birebir.
Ceviz Cafe'ye özel bir çörekleri var. İçinde zeytin, dereotu, ceviz, kepek unu vs. var. Her kahvaltı tabağına bundan bir dilim koyuyorlar.
Onun dışında kahvaltı tabağına salçalı, cevizli, kimyonlu ezme de koyuyorlar. Zaten mekânın adına uygun olarak pek çok ürününde ceviz kullanılıyor.
Yemek olarak ise devamlı bulunan, Songül Hanım'ın annesinin tarifi olan bir köfteleri var. Az baharatlı, bol maydonozlu...
Farklı zevklere hitap edebilecek çeşitli makarna sosları yapılıyor. Beşamel soslu, kaşarlı tavuk yemeği çok beğeniliyor.
Songül Hanım İsviçre'de öğrendiği İtalyan usulü lazanyasının da çok beğenildiğini söylüyor.
O civarda çalışanlar için de her gün ayrı çeşitlerin olduğu bir öğle mönüsü hazırlanıyor.
Onun dışında her gün ayrı bir kek ve kurabiye yapılıyor.
Hiçbir üründe katı yağ kullanılmıyor.
Songül Demir, "Burada müzik çok önemlidir," diyor. Kendisi de hem üniversite yıllarında, hem de İsviçre'de bazı gruplarla çalışmış, solistlik yapmış. Bu nedenle çok seçici.
Türkçe müzik çok az çalınıyor. Kafeye sırf müzik dinlemeye gidenler bile oluyor.
Bir de, burası bir kadının mekânı olduğu için midir bilemem ama kadınlar tek başlarına gelip rahatça gazetelerini okuyup kahve içebiliyorlar. Beşiktaşlı hanımlara duyurulur...
Tel: (0212) 260 39 65
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)